
Rorschach'ın Günlüğü,12 Ekim 1985,
Sabah sokakta köpek leşi,
patlamış karnı üzerinde tekerlek izleri.
Bu şehir benden korkuyor. Onun gerçek yüzünü gördüm.
Sokaklar lağımların devamı ve lağımlar kanla dolu. En sonunda giderler pıhtıyla kaplandığında, bütün sıçanlar boğulacak.
Seks ve cinayetlerinin birikmiş pislikleri bellerine kadar köpürecek ve bütün fahişeler ve politikacılar yukarı bakıp "Kurtar bizi!" diye bağıracak...
...ve ben de aşağıya bakıp fısıldayacağım: "Hayır."
-----
Who Watches The Watchmen?1. Filminin romanı kadar güzel olduğu az eser vardır.
2. Gönül rahatlığıyla roman denebilecek de az sayıda çizgi roman...
Watchmen işte böyle bir yapıt. Çizgi romanı okuduktan sonra filmine baktığınızda ustaca ve zekice uyarlandığını görüyorsunuz. Çünkü Watchmen 'bunu' hak ediyor, daha azını değil.
Filtreler, ışıklandırma, açılar, kostümler, müzikler... destansı! Çizgi romanda ne görüyorsanız onu size bir sinema filmi halinde vermek için ellerinden geleni yapmışlar. Romanın her bir bölümün sonunda yer alan, geçmişe ışık tutan birkaç sayfalık düz yazı bölümleri bile sinematik beceriyle sahnelenerek filmin içine gömülmüş.
Watchmen kara mizah ile yıkanmış sarsıcı bir edebi bütünlük... Ne çocuklara ne de naiflere göre.
Yazarı Alan Moore'un diğer bir önemli eserinin de V for Vendetta olduğunu hatırlatmakta fayda var.

Ana hikaye 1985 yılında geçiyor. Arkaplanda ise soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği ve Amerika arasındaki gergin çağın karanlık bir yansıması var. Kostümlü kahramanlar mevcut ancak bir tanesi haricinde hiçbirinin süper gücü yok.
Süper güçleri olmayan kahramanlarla ilgili biraz politik, biraz yargılayıcı bir masal yani. Kişisel çıkmazlar, travmalar, toplumun ve toplumsal figürlerin karanlık yüzüne yoğunlaşan, acımasızca eleştiren ve bu amaç doğrultusunda da zaman zaman midenizi kaldırmaktan çekinmeyen bir eser.
Yani bizimkiler biraz sembolizmden anlasalar tam yasaklanmalık bir kitap!!!
Watchmen bin defa okunur, bin defa izlenir... Watchmen karakterlerinden Rorschach ise bin bir defa.
Siyah ve BeyazYüzyılın 'Arıza' karakterleri arasında liste başı olmaya aday bir kahraman. Birinci derece cinayetten aranıyor. Aranmasa şaşarsınız. Ancak okudukça veya izledikçe her hareketine hak veriyorsunuz. Rorschach'ın bulunduğu karanlık dünyada Rorschach'ın gözlerinden baktığınızda yargılanması gereken tek bir şey varsa, o da Naiflik. Rorschach'ın doğrularına göre iyi bir insan kötüleri katletmeden yaşıyorsa o kişi gerçekte iyi değildir. İkiyüzlüdür, şerefsizdir.
Hayat kapkara... Walter Kovacs, yani Rorschach umutsuz.
İnsanlık onu hayal kırıklığına uğratmış. Ama o yine de savaşıyor. Ona göre her şey uçlarda. Ya siyah ya da beyaz... 16 yaşındayken o meşhur mürekkep testi şeklindeki maskesini edinme hikayesi var.
Genç Walter vasıfsız eleman olarak bir tekstil firmasında çalışıyor. Bir ara önüne iki doku arasında akan renklere sahip o meşhur kumaş geliyor. İtalyan genç bir kızın siparişi, bir elbise... Ancak kız elbiseyi teslim almamış. Çirkin bulmuş. Walter Kovacs "Yanlış," diyor. "Hiç de çirkin değil. Siyah ve beyaz hareket ediyor. Şekli değişiyor. Ama karışmıyor. Hiç gri yok. Çok ama çok güzel."
Gençlik dönemleri için 'yufka yürekliydim,' dese de hamuru böyle. Rorschach için gri yok. Sadece siyah ve beyaz var.

Kumaşı alan Kovacs eve götürüyor, biraz kurcalayıp bırakıyor. Kumaşı bir yerlerde unutuyor.
Daha sonra iki yıl geçiyor ve haberlerde İtalyan kızın ismini görüyor. Kitty Genovese... Apartmanının önünde saldırıya uğramış, tecavüz edilmiş ve öldürülmüş.
Haberin detaylarında yaklaşık kırk komşusunun Kitty'nin çığlıklarını duyduğu ancak bu duruma karşı bir şey yapmadıklarını, polisleri aramaya tenezzül etmediklerini yazıyor. Kitty yok edildiği sıralarda komşularının umursamazlığı öyle bir boyuttaymış ki bazısı aşağıda olan biteni izlemiş bile...
Hiçbir şey yapmadan izlemiş...
Bunu öğrenen Kovacs insanların iki yüzlülüğünü görüyor ve insanlığından utanıyor. Eve gidiyor ve kumaşı bulup kendine aynada bakabileceği bir yüz yapıyor.
Utanç daha iyi anlatılabilir mi? Veya insanlık onurunun yükü?
Walter Kovacs başta yalnızca maskeli bir kahramanken daha sonra trajik bir biçimde Rorschach'a dönüşüyor.
Bir gün küçük bir kız çocuğu zengin bir aileden geldiği sanılıp kaçırılıyor. Kötü bir hata. Fidye bile istenmiyor. Kovacs kızın ailesine söz veriyor. Karanlık insanları sorguluyor ve canlarını yakıyor. 14 kişiyi kim bilir ne halde bırakıyor. 15incisi şakıyor.
Adres.
Kovacs oraya gidiyor ancak görünürde bir şey yok. Arka bahçede iki köpek birkaç kemik için kavga ediyor. Kovacs etrafı iyice arıyor. Sobada küçük kızın kıyafetini, tezgahta derin kesikleri ve kanı, bir dolapta da kasap bıçaklarını buluyor. Köpeklere dikkatle bakınca uğruna savaştıkları şeyin küçük bir uyluk kemiği olduğunu görüyor.
Rorschach, Walter Kovacs'ın o gün o küçük kızla beraber öldüğünü söylüyor. Kovacs bambaşka bir insana dönüşüyor.
Rorschach sorumlu iti bekliyor. Eve geldiğinde köpeklerinin cesetlerini camlardan üzerine atıp herifi terörize ediyor. Daha sonra içeri girip hesabını kesiyor. Filmde itin kafasına satırla defalarca vuruyor. Çizgi romanda ise adamı bir odaya kelepçeliyor ve önüne ince bir et testeresi atıyor. Odaya kerosen döküyor ve yakıp çıkıyor.
Testere filminden önce yazılmış bu sahne, unutmayın. Adam ya bileğini kesecek ya da yanacak.
Rorschach dışarıdan izliyor. Odadan çıkan olmuyor. İt yanarak ölüyor.
Bütün bu sahneyi böyle renkli anlatmamın bir sebebi var: Rorschach'ın psikiyatrına söylediklerinin anlaşılması.
"Varlık tesadüfi. Uzun uzun bakıp hayal etmemize rağmen hiçbir deseni yok. Üzerine ne yüklemeye çalışırsak çalışalım hiçbir anlamı yok.
Bu dümensiz dünya şaibeli metafiziksel güçler tarafından şekillendirilmedi. Çocukları öldüren Tanrı değil. Onları kesip doğrayan kader değil. Ya da onları köpeklere yediren yazgı değil.
Biziz.
Yalnızca biziz."

Asabi, şiddet yanlısı, doğrucu, pragmatist, onurlu bir anti-kahraman... Siyah tarafı Nihilist, beyaz tarafı ise Hümanist. Arada hiçbir şey yok... Bu yüzden acıklı bir şarkı gibi.
Rorschach'ın adaletini izlerken kimi insanın aldığı hazzın psikoanalizini yapmak hiç de zor değil.
Rorschach hapiste. Mahkumların yarısı belki de onun yüzünden içeri tıkılmış. İlk gün yemek sırasında bekliyor. Şerefsizin birisi arkadan yaklaşıyor. Sözlü taciz... "Sen dışarıda pek bir ünlüsün, ben de burada ünlüyüm Rorschach! Dur sana imzamı vereyim." Elinde bir şiş beliriyor. Saplayacak...
Rorschach güçlü kötülerin ortasında kapana kısılmış iyi bir ruh. Sen mesela. Çocukken veya gençken kötü yürekli birileri tarafından kıstırıldıysanız anlamışsındır. Hiçbir günahı olmayan kişinin haksızca taciz edilmesi ve hatta yaralanması...
Rorschach elindeki çelik tepsiyle şişi engelliyor, önündeki camı kırıyor, fritöz yağını şerefsizin kafasına boca ediyor. Adamın yanan yüzünü görüyor, çığlıklarını duyuyor ve rahatlıyoruz.
Analiz: Güç gösterisi. Hayatına veya vücut bütünlüğüne karşı potansiyel tehditlerin şiddet kullanılarak yok edilmesi. Diğer avcıların bilinçaltına kaydedilen "Ben tehlikeliyim," imajı. Onlara bir uyarı.
Zaten Rorschach sahnenin sonunda bağırıyor. "UNUTMAYIN BEN SİZİNLE KAPANA KISILMADIM! SİZ BENİMLE KAPANA KISILDINIZ!"
Pek çok iyi insanın ıslak rüyası... Rorschach gibi güçlü olmak değil sadece... Hem onun kadar güçlü olmak hem de korkusuz ve kararlı olmak!
Çünkü Rorschach affetmiyor. Kötü, cezasını en ağır biçimde çekiyor. Bunu arzuluyoruz, çünkü kötü bir dünyada yaşıyoruz. İyi bir insan olmanın ödülünü almıyor, çoğunlukla cezasını çekiyoruz. Ve gün geliyor iyi olmak yorucu oluyor.
Hal böyleyken Rorschach'ın kırdığı her kemiğin sesi kulağımıza tatlı bir rüzgarın fısıltısı, çakılları yuvarlayan dalgaların sesi gibi geliyor.
Rorschach ben de dahil olmak üzere bir kısım insan tarafından çok seviliyor. Çünkü onun hükümleri hukuk felsefesinin ötesinde yer alıyor.
Gerçekte adalet böyle sağlanmaz... sağlanamaz.
Ama iyi insanların hayallerinde bu hep böyledir. Çünkü her şeyin bir bedeli vardır. İyiliğin bile...
Güzel bir Rorschach kolajı için...